Windscale (1957’de), Çernobil (1986) veya Fukushima (2011) gibi başka bir ciddi nükleer kaza meydana gelirse, olumsuz sağlık etkileri öncelikle rüzgar yönüne ve kazanın doğasına bağlı olacaktır. Nükleer bir felakete verilen ana tepkiler barınma, tahliyeler ve istikrarlı iyot profilaksisidir. Gelecekteki kanser salgınlarının önlenmesi açısından en önemlisi tahliyedir.
Bu tür tahliyelerin ne kadar süreceği çok az dikkate alınmış görünüyor. Örneğin, Mart 2011’deki kaza sırasında Japonya’nın Fukushima Eyaletinden ayrılan veya tahliye edilen 160.000 kişinin büyük çoğunluğu hala Eyalet dışında yaşıyor. Birçoğu, örneğin nakliye konteynırları veya prefabrik evler gibi derme çatma barınaklarda yaşıyor.
Şu anda, Japon Hükümeti tahliye edilenleri (devlet tazminatını geri çekerek) daha az kirlenmiş bölgelere geri dönmeye zorlamaya çalışıyor, ancak çok az başarı elde ediyor. Şu anda, kazadan yıllar sonra, yaklaşık 1.000 kilometrekarelik bir alan hala tahliyeye tabi ve giriş emri yok. Bu, kazadan yaklaşık 32 yıl sonra Çernobil’de halen boşaltılan ve girişin yasak olduğu veya sınırlı girişe tabi olduğu 2.700 kilometrekarelik alanla kıyaslanıyor.
Tahliye Emri Verilmeli Mi?
Acil durumlarda önemli bir doz tasarrufu ve hayat kurtarma stratejisi oluşturdukları için tahliyelere karşı bir argüman olarak alınmamalıdır. Bunun yerine, tahliyelerden kaynaklanan geçiş ücreti, nükleer kazalardan kaynaklanan toplam geçiş ücretinin bir parçası olarak düşünülmelidir.
Örneğin, tahliyeler sırasında ve hemen sonrasında yaklaşık 2.000 ölüm meydana gelmesine rağmen, UNSCEAR (2013) toplu doz tahminlerinden, Fukushima’daki radyasyon maruziyetlerinden, yani tahliyeler dikkate alındığında, yaklaşık 5.000 ölümcül kanserin ortaya çıkacağı hesaplanabilir. Tahliyeler yapılmamış olsaydı, daha birçok ölümcül kanser meydana gelebilirdi. Burada akut bir planlama ikilemi vardır: Eğer tahliyeler yapılırsa (iyi bir planlamayla dahi olsa) hastalıklar ve ölümler şüphesiz olacaktır. Ama bunlar yapılmazsa daha fazla insan ölebilir. Bu gibi durumlarda, sorunun gerçek nedenini belirlemek gerekir. Bu gibi durumlarda, nükleer santrallerin erken kapatılması ve daha güvenli elektrik üretim yöntemlerine geçilmesi düşünülmelidir.
Çok Büyük Şehirler: Uzun Süreli Tahliyeler Mi?
Başka bir şiddetli nükleer kaza meydana gelirse, ölü sayısı rüzgar yönüne ve reaktörlerin büyük şehirlere yakın olup olmamasına bağlı olacaktır. Örneğin, Pickering Nükleer Santrali, yaklaşık 5 milyonluk bir kentsel nüfusa sahip Kanada’da Toronto’dan 20 mil uzaklıkta yer almaktadır; ABD’nin New York eyaletindeki Indian Point NPP, New York City’den (~9 milyon) 30 mil uzaklıkta; ve Dungeness NPP, Londra, Birleşik Krallık’tan (~9 milyon) 50 mil uzaklıktadır. Bu nükleer istasyonlar, özellikle Birleşik Krallık, ABD ve Fransa’da, şehir merkezlerine nispeten yakın bulunan nükleer santrallerin sadece başlıca örnekleridir.
En kötüsü meydana gelirse ve şiddetli bir nükleer kazadan kaynaklanan radyoaktif dumanlar büyük şehirlere ulaşırsa, onları hızlı bir şekilde tahliye etmek mümkün olur mu ve bunu uzun süreler için yapmak mümkün olur mu? Bu sorular hakkında çok az literatür var gibi görünüyor, ancak milyonlarca sakinin, işçinin ve büyük şehirlerden gelen ziyaretçinin zamanında tahliye edilmesiyle ciddi lojistik sorunların ortaya çıkması bekleniyor.
- Bu hafta Ebeler Haftası
Belirli Gün ve Haftalar
Originally posted 2022-04-27 21:54:35.